Bölüm I: 'Avare' Bir Gece ve Kayıp Bir Benlik
Can 30'lu yaşlarının ortasında, parlak bir zekâya sahip ama hayatı, tanımlayamadığı bir durgunluğun içinde. Bir koçluk seansında: "Kendimi tamamen avare hissediyorum," dedi.
O an, sadece işsiz ya da aylak olmaktan bahsetmiyordu. Avarelik onun için daha derin bir anlam taşıyordu: Başıboşluk, Kaybolmuşluk, Sürgün.
Can hayatının bilincinde olmayan, yani "aware" olmayan bir "avare" idi. Sabah uyanıyor ama ne için yaşadığının farkında değildi. Düşünceleri, duyguları, potansiyeli... Hepsi bir sis perdesinin arkasındaydı.
V
Bölüm II: Koçluk Anı: W Harfinin Mucizesi
Koç olarak görevim, bu sis perdesini aralamaktı. Can'ın kelimesini nazikçe yakaladım ve ona geri verdim:
"Can, bana kendini Avare olarak tanımladın. Peki, İngilizce'de bu kelimeye en çok benzeyen ve koçluğun kalbi olan kelime ne sence?"
"Aware," diye fısıldadı.
"Harika. İşte hikayemizdeki tüm sihir o tek harfte saklı: 'v' harfinden 'w' harfine geçişte."
Bu an, Can için bir dönüm noktası oldu. Avare kalmak, bilinçli bir seçim değildi; bilincin olmadığı bir durumdu. Hayatının rotasını değiştirmek için, önce tam olarak neyin rotasını değiştireceğini fark etmesi, "aware" olması gerekiyordu.
Bölüm III: "Aware" Bir Hayata Uyanış
O günden sonraki koçluk seanslarımız, Can'ın hayatındaki her detayın aware olma yolculuğuna dönüştü:
-
Duygusal Farkındalık: "Öfkenizin kaynağı ne?" sorusuyla, avare bir tepkiden, aware bir kabullenişe geçti.
-
Davranış Farkındalığı: "Sizi oyalayan eylemleriniz size ne kazandırıyor?" sorusuyla, avare alışkanlıklarının ardındaki boşluğu fark etti.
-
Potansiyel Farkındalığı: "En güçlü yönünüzün farkında mısınız?" sorusuyla, içindeki avare kalmış yetenekleri aware bir şekilde sahiplendi.
Can, artık rüzgârın sürüklediği bir gemi değildi. O, dümene geçmiş, denizin neresinde olduğunu ve hangi limana gideceğini bilen, aware bir kaptandı.
.png)